Uyuşturucu madde ticareti suçunda savunma nasıl yapılır? Dilekçe nasıl hazırlanır? Uyuşturucu madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ticareti savunma dilekçesi nasıl yazılır? İstanbul Bakırköy Çağlayan Kadıköy. Savunma dilekeçsi yazarken uyuşturucu davasına bakan ceza avukatı önemi. 
|

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SAVUNMA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ – 2024

Uyuşturucu madde ticareti suçunda savunma nasıl yapılır? Dilekçe nasıl hazırlanır? Uyuşturucu madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ticareti savunma dilekçesi nasıl yazılır? İstanbul Bakırköy Çağlayan Kadıköy. Savunma dilekeçsi yazarken uyuşturucu davasına bakan ceza avukatı önemi. 

YAZININ İÇERİĞİ: Uyuşturucu madde ticareti suçunda savunma nasıl yapılır? Dilekçe nasıl hazırlanır? Uyuşturucu madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Esas hakkında savunma örneği. Uyuşturucu ticareti savunma dilekçesi nasıl yazılır? İstanbul Bakırköy Çağlayan Kadıköy. Savunma dilekeçsi yazarken uyuşturucu davasına bakan ceza avukatı önemi. 

Uyuşturucu ticareti suçu, cezası ağır olan bir suçtur. Bu sebeple Bu nedenle uyuşturucu ticareti suçundan hakkında soruştrma veya kovuşturma bulunan kişiler için detaylı bir savunma yapılmalı ve uyuşturucu ticareti suçunun meydana gelmediği ortaya konmalıdır. Uyuşturucu ticareti suçu savunma dilekçesi yazılırken öncelikle güçlü bir savunma stratejisi oluşturulmalı, savunmalar muhakkak delillendirilmeli,, kanundan gelen ve emsal üst mahkeme kararlarıyla istikrar kazanmış cezasızlık veya cezada indirim sebepleri öne sürülmelidir. 

Aşağıda örnek oluşturmak adına bir uyuşturucu ticareti savunma dilekçesine yer verilmiştir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, hakkında bu denli ağır ceza gerektiren bir suçtan yargılanan kişiler kendilerini savunmak adına genel geçer savunma dilekçesi örneği mahkemeye sunmak yerine, bir ceza avukatı desteği ile failin bizzat yargılamaya konu olayına, adli sicil kaydı gibi kişisel özelliklerine ve dosyadaki delillere özgülenmiş, delillerin hukuka aykırılığı yönünden değerlendirme yapılmış bir savunma dilekçesi sunmalarını tavsiye ederiz.

 

T.C. ….. ÇOCUK AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO : 

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK :Ad – Soyad – TC

Adres…………………….

MÜDAFİ : Ad – Soyad – TC

Adres…………………….

ŞİKAYETÇİ : K.H.

KONU : Sayın mahkemenizde ……. dosya numarası ile SSÇ hakkında devam eden yargılamanın esasına ilişkin yaptığımız savunmamızın arzıdır.

AÇIKLAMALAR/ MADDİ OLAYLAR/ HUKUKİ SEBEPLER

1.YARGILAMAYA KONU OLAYIN ÖZETİ

Yargılamaya konu olay özetlenir. Müvekkil üzerine atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmemekteyiz. Şöyle ki;

2. SSÇ …… HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE ARANMIŞTIR.

Ceza Muhakemesi Kanunu ve Yargıtay yerleşik içtihatlarında da yer aldığı üzere kaide nettir; uygulamada da kanunlarda olmayan kısıtlama yöntemleri ile kişi hak ve hürriyetleri daraltılamaz. Kişi hak ve hürriyetlerine yönelik kısıtlamalar gerekli olmanın yanında vicdanilik de taşıyabilirler ki, bu gerekçe de kısıtlamalara meşruiyet kazandıramaz.

Uygulamada her ne kadar kolluk kuvvetleri, kendilerince en ufak bir suç şüphesi olduğunda adli arama, yakalama hatta göz altına alma konularında kendilerinde yetki görseler de, kanunun bu işlemlerin yapılabilmesi hususunda Cumhuriyet Savcısı/Hakimlik kararı olması gerektiğini vurgulamasını fazla şekilci ve kanunların lafzına katı bağlılık olarak yorumlasalar da unutulmamalıdır ki; kişi hak ve hürriyetlerine yönelik kısıtlamalarda “KANUNİLİK” ve “ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK” ilkelerinden taviz verilemez.

  • “2559 sayılı PVSK’nın 9. maddesine göre ‘ÖNLEME ARAMASI’, suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan aramadır. Önleme aramasının muhatapları suç şüphesi altında olmayan kişilerdir. CMK’nın 116 ve 119. maddelerine göre ‘ADLİ ARAMA’ ise, şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa, önleme araması değil ancak adli arama yapılabilir. Oluş ve dosya kapsamına göre, açık kimlik bilgileri bilinmeyen ve uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair istihbari bilgi bulunan sanık hakkında, herhangi bir adli veya önleme arama kararı veya arama emri alınıp alınmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin düşünülmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 20. Ceza Dairesi, 04.04.2016 tarih, 2016/47 E. ve 2016/1853 K.
  • … adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz…Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2013/610E., 2014/512, K.

Ne var ki somut olayda kolluğun elinde herhangi bir adli arama kararı yokken; olay günü SSÇ ……., kolluk kuvvetleri tarafından “ELLER CEBE SOKUMAK SURETİYLE” aranmıştır. Bu arama adli arama olup, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının, Cumhuriyet Savcısına ulaşılamadığı takdirde kolluk amirinin yazılı emri olmadan gerçekleştirildiği için AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI olmakla beraber bu aramadan elde edilen tüm deliller de hukuka aykırıdır. 

CMK’nin 217/2 maddesinde; “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” denilerek; delillerin hukuka uygun olma zorunluluğun vurgulanmıştır.

5271 sayılı CMK’nin 206. maddesinin (2) fıkrasının [a] bendinde; “delilin, kanuna aykırı olarak elde edilmesi halinde reddedileceği “ ifade edilmektedir.

Anayasanın 38/6 maddesinde; “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez”  denilmektedir.

CMK’nin “ifade alma ve sorguda yasak usuller” başlığını taşıyan 148. maddesinin (3) fıkrasında da ; “Yasak usullerle elde edilen delillerin ne suretle olursa olsun değerlendirmeye alınmayacağı “ açıkça kesin hükme bağlanmıştır.

Nitekim SSÇ’nin de üzerinden herhangi bir suç unsuru (uyuşturucu veya uyarıcı madde vs) çıkmamıştır. Sadece 50,00-TL tutarında bir para çıkmış olup, takdir edilecektir ki bu da müvekkilin suçu işlediğine dair kuvvetli bir şüphe oluşturmayacaktır. Zira şüphe oluştursa dahi SSÇ üzerinden çıkan bu 50,00-TL ukuka aykırı delil kapsamında kaldığı için soruşturma ve kovuşturma aşamasında delil olarak tutukluluk kararına yahut hükme esas alınamayacaktır.

3. SSÇ ……. HAKKINDA YAPILAN YAKALAMA İŞLEMİ HUKUKA AYKIRIDIR.

Hukuka aykırı şekilde elde edilen delile dayanarak yakalama işlemi yapılamaz. Somut olayda yukarıda atıf yapıldığı üzere müvekkilin üzeri hukuka aykırı şekilde aranmış olup, aramada ele geçirilen ve suç unsuru kabul edilen 50,00-TL hasebiyle müvekkil SSÇ’ye yakalama yapılmıştır.

Hukuktaki “Zehirli ağacın meyvesi zehirli olur” teoremi dolayısıyla bu yakalama hukuka aykırıdır. Nitekim kolluk tarafından hukuka aykırı adli arama yapılmasaydı, yakalamaya gerekçe gösterilen söz konusu 50,00-TL, müvekkil SSÇ’nin cebinde olduğu için kolluk tarafından görülmeyecekti ve kolluk da kendince bir yakalama sebebi bulamayacaktı.

4. SSÇ’NİN GÖZALTINA ALINMA BİÇİMİ HUKUKA AYKIRIDIR.

SSÇ ….., 2003 doğumlu olup an itibariyle 15  yaşındadır, yani bir çocuk, üstelik suça sürüklenmiş bir çocuk olarak aynı zamanda da korunmaya muhtaç bir çocuktur. Ceza hukuku sistemimizde 18 yaşını doldurmamış suç şüphesi altındaki kişilere sanık olarak değil de Suça Sürüklenmiş Çocuk olarak isimlendirilmesinin ve Suça Sürüklenmiş Çocukları koruyan ayrı bir kanun olmasının bir anlamı vardır.

Bunların hepsi bir tarafa bırakılarak kolluğun keyfi biçimde SSÇ …….’i TERS KELEPÇE ile ilgili polis merkezine nakletmesi açıkça 5395 SAYILI ÇOCUK KORUMA KANUNU’NUN 18. Maddesine aykırıdır. Adı geçen maddede “çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletlerin takılamayacağı” açıkça belirtilmektedir. Tehlikeli durumlar halinde ise kolluk gerekli tedbiri kolluk sayısını arttırarak almalıdır; kelepçe ile, hele de ters kelepçe ile değil. 

Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin biçim ve yöntem, herkesi ve dahi yargı mensuplarını bağlayan Anayasa m.13’de net bir şekilde gösterilmiştir. Bundan ötesini yapmak, olmayan kısıtlamayı uygulamak ne kolluk mensubunun görevi ne de yargı mensubunun görevi değildir. Yargı mensubunun varlık sebebi; elbette düzeni, kişi hak ve hürriyetleri saldırıya uğrayanları saldırana ve saldırmışa karşı korumaya, fakat bir o kadar da suçlananın hak ve hürriyetlerinin müdafaa etmeye dayanır.

5. SSÇ’NİN MARUZ BIRAKILDIĞI TEŞHİS İŞLEMİ HUKUKA AYKIRIDIR.

…. Çocuk Büro Amirliğinde, somut olayda adı geçen …….. isimli şahıstan, söz konusu suç ile ilgili; içlerinde müvekkiliminde bulunduğu bir takım şahsın içinden teşhis yapması istenmiştir. Bunun üzerine ……., diğer SSÇ …….den kubar maddesi satın aldığını, bunun karşılığında 50,00-TL parayı …’e verdiğini beyan ederek, teşhis işlemi yapmıştır. 

Öncelikle bahsi geçen bu teşhis işlemi hukuka aykırıdır.  5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu madde 15’de açıkça ” Suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından bizzat yapılır.” demek suretiyle; bir soruşturma işlemi olan Teşhis işleminde de Cumhuriyet Savcısının ve hukukta silahların eşitliği gereğince Cumhuriyet Savcısı ile kolluk karsısında; SSÇ ile birlikte bulunması gereken müdafi teşhis işlemine katılmamıştır. Bu sebeple bu teşhis işlemi hukuka aykırı olmakla, tutuklanmaya ve sonrasındaki kovuşturma aşamasında yapılan yargılamaya esas alınamayacaktır.

Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delillerin hükme esas alınması mümkün değildir. Kaldı ki, müvekkil üzerine atılı suçların hiçbirisini de kabul etmemektedir. Dolayısıyla hukuka aykırı delil dışında SSÇ ’in mahkumiyetine yetecek ölçüde delil bulunmaması da göz önünde bulundurularak SSÇ hakkında mahkumiyet hükmü de verilemez.

6. SSÇ’NİN SABIKA KAYDI BULUNMAMAKTADIR.

Müvekkilin sabıka kaydının bulunmaması müvekkilin suça meyilli bir kişiliğe sahip olmadığını göstermektedir. Ayrıca mmüvekkil henüz lise öğrencisir ve hakkında verilen tutuklama kararı sbeebiyle eğitim hakkından mahrum kalmaktadır.

Tutuklamanın sadece bir güvenlik tedbiri ve son çare olan bir güvenlik tedbiri olması göz önünde bulundurulduğunda, kaçma ve delilleri yok etme anlamında herhangi bir yola başvurmayan ve böyle bir şüphesi de bulunmayan müvekkilin tutuklanarak hürriyetinden yoksun bırakılması gerek T.C. Anayasasına gerekse de AİHS’ne açıkça aykırıdır. AİHM de içtihatlarında tutuklamanın en son önlem olarak uygulanması gerektiğinden bahsetmekte; başka bir önlemle tutuklamadan sağlanan yarar sağlanabilecekse, tutuklama yoluna gidilmemesi gerektiği belirtilmektedir.

HUKUKİ DAYANAK : TCK ve ilgili kanun maddeleri

DELİLLER : Müşteki, Tanık ve Sanık İfadeleri, Bilirkişi, Keşif, Duruşma Tutanakları, Kolluk Tutanakları, Nüfus ve Sabıka Kayıtları, Mahkeme Dosyası, Lehimize Sair Belge ve Deliller

SONUÇ VE TALEP

Yukarıda arz ve izah ettiğim tüm bu sebepler dahilinde;

  • SSÇ’nin bi hakkın TAHLİYESİNE,
  • Hakkaniyete uygun bir karar verilmesi ile SSÇ’nin BERAATİNE,
  • Sayın mahkemeniz aksi kanaate sahipse müvekkil hakkında lehe hükümlerin uygulanmasına,
  • Yapılan tüm yargılama giderlerinin ise kamu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla vekalet en arz ve talep ederim.

SAVUNMASINI SUNAN SSÇ …………………………

MÜDAFİİ Av……………………………………………………………


HIZLI İLETİŞİM


BU YAZILARIMIZ DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

HUKUKİ UYARI: www.mesudebusrakucuk.av.tr resmi kaynak değildir. Paylaşılan tüm veriler bilgi amaçlı olup, olası yanlışlıklardan kaynaklı sorumluluk kabul edilmez. Kullanıcılar sunulan bilgileri ve emsal Yüksek Mahkeme kararlarını resmi kaynaklardan teyit etmelidir.

Daha fazla bilgi için kişilerin uyuşturucu davalarına bakan avukatlar ile detaylı görüşme yapmasını tavsiye ederiz. Uyuşturucu davalarına bakan avukatlar, her ne kadar halk arasında uyuşturucu avukatı şeklinde anılsa da aslında Avukatlık mesleğinde böyle bir uzmanlık alanı yoktur. Yani uyuşturucu davalarına her avukat bakabilir. Ancak bazı avukatlar çalışmalarını belirli alanlarda yoğunlaştırmış olup o alanda tecrübe edinmiş olabilirler. Bu sebeple örneğin İstanbul’da bulunan ve uyuşturucu davasına bakan avukatlar a halk arasında İstanbul ceza avukatı denilmektedir.

Hakkınızda açılmış savcılık soruşturması ya da ceza davası varsa ücreti mukabilinde bir ceza avukatından muhakkak savunma desteği alınmasını öneririz.

Uyuşturucu madde ticareti suçunda savunma nasıl yapılır? Dilekçe nasıl hazırlanır? Uyuşturucu madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti savunma dilekçesi örneği. Uyuşturucu ticareti savunma dilekçesi nasıl yazılır? İstanbul Bakırköy Çağlayan Kadıköy. Savunma dilekeçsi yazarken ceza avukatı önemi. 

bakırköy ceza avukatı istanbul ceza avukatı bakırköy avukat istanbul avukat kadıköy avukat çağlayan adliyesi ceza avukatı ağır ceza avukatı savunma dilekçesi uyuşturucu madde ticarti savunma

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir