SOYBAĞININ REDDİ DAVASI
YAZININ İÇERİĞİ: Soybağının reddi davası nedir kime karşı açılır? Soybağının reddi dava dilekçe örneği. Anne soybağının reddi davası açabilir mi?Anayasa Mahkemesi güncel kararı. Çocuğun soybağının reddi davası açması. Soybağının reddi davasında çocuğa kayyım atanması. Soybağının reddi davası kime karşı ve hangi mahkemede açılır? Soybağının reddi davası açma süresi, hak süşürücü süre, zamanşaımı. Özel yetkili vekaletname. Her soybağının reddi davasında DNA testi yapılır mı? DNA testi kesin sonuç mu? Davada DNA testi yapılmasa olur mu? Soybağının reddi davası ile ilgili Yargıtay kararları.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASI
Soy bağı, birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Soy bağı, anne ile doğumla kurulur. Baba ile soybağının kurulması ise tanıma, evlilik, hakim yoluyla ya da evlat edinme yoluyla olabilir.
Medeni Kanun madde 285’e göre, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar. Buna babalık karinesi denir. Bu babalık karinesinin çürütülmesine ilişkin davaya ise soybağının reddi bir diğer adıyla nesebin reddi davası denir.
Önemle belirtmek gerekir ki, kişilerce sürekli karıştırılan ya da birbirleri yerine kullanılan soybağının reddi ve babalık davası kesinlikle aynı şey değildir, hatta talep sonucu bakımından birlikte dahi açılamazlar. Birlikte açılmışsa şayet mahkeme tarafından dosyanın ivedilikle tefrik edilmesi gerekir ve bu durumda soybağının reddi davası, babalık davası için bekletici mesele yapılmalıdır. (Kaynak: Yargıtay 8 HD, 24/06/2020 T., 2020/1467 E., 2020/3892 K.) Babalık davası ile ilgili detaylı bilgilere ulaşmak için lütfen buraya tıklayın.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASINDA DAVACI
Soybağının reddi davasını kimler açabilir? Soybağının reddi davasını; koca, çocuk ve diğer ilgililerdir. Diğer ilgililer, dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası ve ergin olmayan çocuğa atanacak kayyımdır.
Kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişilerin soy bağı davasını açma hakları ikincil(tali) mahiyettir. Yani bu kişiler, soybağının reddi davasını ancak maddede sınırlı olarak sayılmış hallerde, yani kocanın, kendisine tanınan dava hakkını kullanmadığı durumlarda açabileceklerdir.
Annenin soybağının reddi davası açabilmesi:
Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin 2023/37 E., 2023/140 K. ve 26/7/2023 T. Kararından önce anne tarafından soybağının reddi davası açılması mümkün değildi. Çünkü babalık karinesinin çürütülmesi, başka bir ifadeyle soybağının reddi davasını açabilecek kişilerin sınırlı olarak sayıldığı Kanun’un 286. ve 291. Maddelerinde davayı açabilecek kişiler arasında anne bulunmuyordu.
Ancak 20/10/2023 tarihli resmi gazetede yayımlanmasından 9 ay sonra yürürlüğe girecek Anayasa Mahkemesi’nin 2023/37 E., 2023/140 K. ve 26/7/2023 T. Kararı ile anne tarafından soybağının reddi davası açılamayacağına ilişkin kanun maddesi Anayasa’nın 20. ve 40. Maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmişse de konuya ilişkin yeni bir yasal düzenleme henüz mevcut değildir.
Baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davası açabilmesi:
Baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davasını açabilmesi ancak kocanın, dava açma süresinin geçmesinden önce ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesinin söz konusu olduğu hallerde mümkündü.
Ancak TMK madde 291/1’de yer alan ve baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davasını açabilmesi için ancak iradesine bağlı bulunmayan olguların gerçekleşmesinin gerektiği şartı Anayasa’nın 20. Ve 40. Maddesine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi’nin 2023/235 E., 2024/18 K. ve 23/1/2024 T. kararı ile iptal edilmiştir. Bu karar 06/03/2024 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış olup yayımlandığı tarihten 9 ay sonra yürürlüğe girecektir.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASINDA DAVALI
- Kocanın açtığı soybağının reddi davasında davalı, ana ve çocuktur. (MK m.286/1)
- Çocuğun açtığı soybağının reddi davasında davalı, ana ve kocadır. (MK m.286/2)
- Diğer ilgililerin açtığı soybağının reddi davasında davalı, ana ve çocuktur. (MK m.286/1)
Soybağının reddi davasında davalılar mecburi dava arkadaşıdır. Örneğin yalnızca ana ya da yalnızca çocuğa karşı yöneltilen dava reddedilir. Çocuk davada bir kayyım tarafından temsil edilir. (Mecburi yani zorunlu dava arkadaşı tabirinin ne anlama geldiğini ve nasıl sonuçlar doğurduğunu öğrenmek için buraya tıklayın.)
Soy bağı reddi davası çocuğun ölümü halinde ana ile birlikte çocuğun mirasçılarına yöneltilir. Ananın ölümü halinde ise dava sadece çocuğa karşı yöneltilir.
Son olarak belirtilmelidir ki, soybağının reddi davasında, Cumhuriyet savcısı ya da Nüfus müdürlüğüne husumet yöneltilemez. (Kaynak: Yargıtay 2. HD., E. 2007/858, K. 2008/2625, T. 03.03.2008)
SOYBAĞININ REDDİ DAVASI YETKİLİ ve GÖREVLİ MAHKEME
Uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile soybağının reddi davası çok karıştırılmaktadır. Nitekim sadece bu sebeple bile bu tarz davaların ikamesinde soybağının reddi davasına bakan avukatlar danışmanlığından yardım alınması gerekir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile soybağının reddi davası birbirine çok benzemekle, koşulları ve sonuçları bakımından ciddi farklılık barındırmaktadır. En basit anlatımla bu iki davanın açılacağı mahkeme bile farklılık göstermektedir. Somut olayın hangi dava türüne girdiğini ancak soybağı davasına bakan tecrübeli avukatlar doğru tayin edebilir. Bu hususta çok dikkat edilmeli ve Yargıtay’ın emsal kararları özenle irdelenmelidir.
Peki soybağının reddi davası hangi mahkemede açılır? Soybağının reddi davasında görevli mahkeme Aile mahkemesidir. Soybağının reddi davası yetkili mahkeme ise taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesidir. (MK m.283)
SOYBAĞININ REDDİ DAVASI İÇİN ÖZEL YETKİLİ VEKÂLETNAME ŞARTI
Nesebin reddi davası avukat aracılığı ile takip edilecekse mahkemeye sunulan vekâletname muhakkak özel yetkili vekâletname olmalıdır. Nesebin reddi davasının takibi için mahkemeye sunulan vekaletname genel vekaletnameyse şayet mahkemece bu genel vekaletnamenin kabulü için asilin duruşmaya katılarak açılan davaya muvafakat ettiğini beyan etmesi gerekmektedir. (Kaynak: Yargıtay 8. HD., E. 2017/8849, K. 2019/2904, T. 19.03.2019)
SOYBAĞININ REDDİ DAVASI AÇMA SÜRESİ
Soybağının reddi davasını açma konusunda kanunda bir zamanaşımı süresi değil hak düşürücü süre bulunmaktadır. Bu süreye dikkat etmek o kadar önemlidir ki uygulamada, mahkemelerin açılmış davaları reddetmesinin en sıklıkla görülen sebebi dava açmak için hak düşürücü sürenin geçmesi gerekçesidir.
Bu sebeple, somut olayda hangi durumun öğrenme tarihi sayılabileceğine ilişkin tespitlerin emsal Yargıtay kararları yönünde yapmak ve hak düşürücü süreyi buna göre hesaplamak en doğru yol olacaktır. Bu tespitlerin hukuk eğitimi almayan kişilerce yapılması son derece zor olup, muhakkak soybağı davalarıyla ilgilenen avukatlar yardımı alınması tavsiyemizdir.
Öncelikle bilinmelidir ki, soybağının reddi davasının, çocuğun doğumundan itibaren her halükarda 5 yıl içinde açılmasını şart koşan ibare, Anayasa Mahkemesi’nin 25/06/2009 tarihli ve 2008/30 E., 2009/96 K. Sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bunun yanında soybağının reddi davasında hak düşürücü süre, Medeni Kanun madde 289 ve m.291’de belirlenmiştir. Buna göre;
- Koca; davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır.
- Çocuk; ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.
- Kocanın altsoyu, anası veya babası; çocuğun doğumunu ve kocanın ölümünü/gaiplik karraını ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde davayı açabilir.
- Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım; atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar.
Hak düşürücü süreler geçtikten sonrasında dava açılması durumu haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Kocanın ağır derecede hasta olması, cezaevinde olması, çok uzak bir ülkede bulunması gibi sebepler haklı sebeplere örnek olarak verilebilir.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASINDA DNA TESTİ
Medeni Kanun m.284’de açıklandığı üzere soybağının reddi davasında hâkim maddî olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder.
Her soybağının reddi davasında DNA testi yapılır mı? Hâkim baba ile çocuk arasında gen bağı olmadığına dair kuvvetli şüphe var ise genetik inceleme yani DNA testi yapılması yönünde karar verebilecektir. Yani DNA testinin yapılması için sağlam ve inandırıcı deliller gerekmektedir. Örneğin, tarafların ayrı yaşama sırasında cinsel ilişkide bulunduğu hususunda inandırıcı delillerin var ise soybağının varlığı kan muayenesi, gen analizi vb. araştırmayı gerektirecektir.
Davada DNA testi yapılmasa olur mu? Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere (örneğin DNA testi) rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye örneğin DNA testine rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.
DNA testi kesin sonuç mu? Soy bağı reddi davasında DNA testi %99,8 oranında doğru tespit sağlamaktadır.
Peki soybağının reddi davası ne kadar sürer? Bu soruya net cevap vermek mümkün değildir. Soybağının reddi davası süresi her dava konusu somut olayın özellikleri, delillerin niteliklerine göre değişir. Ancak yine de bir yorumda bulunmak gerekirse davanın ilk derece mahkemesinde sonlanması ortalama 1-2 yılı bulur diyebiliriz. Fakat mahkeme kararına karşı üst mahkemeye itiraz edilmesinde süre bu süre daha da uzayacaktır.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASINDA İSPAT YÜKÜ
Soybağının reddi davasında ispat yükünün kime ait olduğu Medeni Kanunu madde 287 ve 288’de belirtilmiştir. Buna göre;
- Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır. Babalık karinesini çürüterek soybağını reddetmek isteyen koca, doğumdan üç yüz gün öncesi ile yüz seksen gün öncesi arasındaki dönemde karısıyla cinsel münasebetinin imkânsız olduğunu kanıtlamalıdır.
- Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılır. Bu halde ikinci evlilikteki kocanın baba olmadığını ispat eden kişi iddiasını ispatla mükelleftir. Şayet ikinci evlilikteki bu babalık karinesi çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır.
- Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez yani çocuğun kendisinden olmadığını ispat etmeye ihtiyacı yoktur. Bu durumda kocanın babalık karinesini çürütmek için tek yapması gereken tek iş çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürmek suretiyle soybağının reddi davasını açmaktır.
Önemle belirtmek gerekir ki, çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı kocanın çocuğun kendisinden olma ihtimalinin fiilen bulunmadığını ispat etmedikçe (örneğin iktidarsızlık, cezaevinde olma gibi), karısının gebelik süresi zarfında başka biriyle cinsel ilişkide bulunduğunu kanıtlaması veya karısının gebe kalabileceği dönemde başka erkeklerle cinsel ilişkide bulunduğunu ikrar etmesi hallerinde bile yine de babalık karinesini çürütülmüş olmaz.
Eğer çocuk evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, evlilik tarihinden itibaren henüz yüz seksen gün geçmeden doğan çocuk, evlilik dışı çocuk kabul edildiğinden bu durumda davalı, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı deliller sunmalıdır ve eğer sunarsa kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASININ SONUÇLARI
- Soybağının reddi davasından sonra ne olur? Soybağının reddi talebinin mahkemece kabul edilmesinden sonra artık çocuk ile nüfus kaydında baba olarak görünen kişi arasındaki soybağı ortadan kalkar. Çocuk, evlilik dışında doğmuş ve babası hukuken belirlenememiş bir çocuk haline gelir.
- Ancak çocuğun annesi ile arasındaki soybağı ilişkisi devam etmektedir. Zira bu bir aile red davası değildir.
- Mahkeme soybağının reddi kararı verdikten sonra nüfus kaydındaki değişiklik için nüfusa bildirim yapar ve nüfus kaydı düzeltilir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 23. Maddesi uyarınca mahkeme kararı ile soybağı reddedilen çocuk; anasının bekarlık hanesine, anasının soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir.
- Soybağının reddine ilişkin hüküm, yenilik doğurucudur ve geçmişe etkilidir.
- Soybağının reddi davasında nesep bağının kaldırılmasına karar verilen babanın, biyolojik babadan çocuklara dair yapılan masraflara ilişkin dava açma hakkı vardır. Kişi, karşı tarafın ağır kusuru sebebiyle uğramış olduğu zararı kanıtlamalı ve zarara uğrayarak kişilik haklarının ihlal edildiğini ispat etmelidir.
- Ve bu davanın belki de en önemli sonucu şudur; Soybağının reddi kararıyla çocuk kendiliğinden genetik babasına bağlanmış olmaz. Dava esnasında uygulanan tıbbi tahlillerle genetik baba tespit edilse dahi sonuç değişmez. Çocuğun genetik babaya bağlanabilmesi için onun tarafından tanınması ya da ayrı bir dava ile babalığa hükmedilmesi gerekir.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASI ÜCRETİ
Bu dava için yatırılacak mahkeme harç miktarı maktudur. Ek olarak tebligat giderleri, DNA testi ücreti gibi masraflar için de mahkemenin belirleyeceği tutarda masraf yatırılması da istenecektir.
Soy bağı reddi davası 2024 yılı için DNA raporu ücreti olmaksızın yalnızca harç ve tebligat giderlerine ilişkin ortalama masraf tutarı yaklaşık 3.000 TL civarındadır.
Soybağının reddi davasına bakan avukat ücreti ise, dosyanın iş yükü, davanın süresi, somut olayın özelliği, yapılacak masraflar ve davanın açıldığı ilçe veya illere göre değişkenlik gösterecektir. Bu nedenle her dava adına sabit bir vekalet ücreti belirlenemez. Ancak her ne olursa olsun avukatlar Türkiye Barolar Birliğinin her yıl belirlemiş olduğu asgari ücret altında vekalet ücreti belirlemesi kanuna aykırıdır. Örneğin, 2024 yılı için Türkiye’de bulunan avukatlar bu davayı, TBB asgari ücret tarifesi ile belirlenmiş olan 17.900 TL’den aşağıya bir ücret karşılığında kabul edemeyecektir. Peki soybağının reddi davasına bakan İstanbuldaki avukatlar ücreti nedir? İstanbuldaki avukatlar için İstanbul Barosunun ücret tarifesinin uygulanması beklenir. Soybağının reddi davasına bakan İstanbuldaki avukatlar net ücreti bilgisi için iletişim adreslerimizden bizlere ulaşabilirsiniz.
SOYBAĞININ REDDİ DAVASI YARGITAY KARARLARI
Öğrenme tarihinden itibaren başlayacak hak düşürücü sürenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında başlayacağı, annenin iffetsiz yaşam sürdüğü veya çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe veya söylenti öğrenme açısından yeterli olmadığı.
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesinde, kocanın, çocuk ve anne aleyhine açacağı soybağının reddi davası ile babalık karinesini çürütebileceği; 289. maddesinde ise kocanın soybağının reddi davasını doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıllık süre içinde açması gerektiği, gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa bir yıllık sürenin bu sebebin ortadan kalkmasından sonra başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Soybağının reddi davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunda ve davanın temellendirilmesinde belirleyici olan “öğrenmenin”, ne zaman gerçekleştiği noktasında şüphenin veya söylentinin öğrenme açısından yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, yargılama dışında elde edilmiş babalık raporlarına özellikle hak düşürücü süre niteliğindeki dava açma süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlaması bakımından dikkate alındığı görülmekte yani öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmektedir. Dolayısı ile annenin iffetsiz yaşam sürüdüğü veya çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe veya söylenti öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir.
Somut olayda, davacı baba … ile davalı anne … 15.10.1991 tarihinde evlendikleri ve 13.06.2013 tarihinde boşanma davası açıldığı ve halen derdest olduğu, davalı …’ın 02.04.1998 tarihinde evlilik birliği içinde doğduğu, boşanma dava dosyasında davalı annenin başka bir erkek ile gezdiğinin görüldüğüne dair tanık beyanı olduğu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise bozma ilamında kadının güven sarsıcı hareketlerinin 2004 yılına ait olduğu saptaması yapılmış, incelemeye konu dosyada ise her iki taraf tanıkları, davalının başka birisi ile birlikteliği ve çocuğun davacıdan olup olmadığı hususunda farklı beyanlarda bulundukları, nitekim dava dilekçesinde de annenin evlilik birliği içindeki hal ve hareketlerinden şüphe duyularak eldeki davanın açıldığı,
Davadan önce oluşan şüphenin giderilmesi açısından DNA testi türü bir inceleme yapılmadığı ve söylem sonucu oluşan şüphenin bilimsel doğruluğa varacak şekilde bir adım öteye geçmediği yani şüphe olarak varlığını sürdürdüğü, soybağının reddi davası yönünden hakdüşürücü süreyi düzenleyen 289.maddeki sürenin başlangıcı mahiyetindeki “öğrenme” olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla; mahkemece, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın hakdüşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir.” YARGITAY 8. HD., E. 2020/2220, K. 2020/6984, T. 10.11.2020
Soybağına ilişkin davaların Aile Mahkemelerinin, Nüfus kaydının düzeltilmesi davalarının ise Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği.
“Dava dilekçesinde, davacı …’in gerçek anne ve babasının … ile 23.02.1942 tarihinde bekar olarak vefat eden … olduğu halde, dedesi ve ninesi … ve …’ın çocuğu olarak nüfusa tescil edildiği, bu kaydın doğruyu yansıtmadığı ileri sürülerek gerçeğe uygun olarak nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istenilmiş; Mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi- babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır.
Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK’nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı).
Davacının mevcut anne-babası hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek annesi 01.07.1923 doğumlu …’un nüfus kaydına tesciline ilişkin talep nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. İkinci talep olan … ve …’dan olma 1922 doğumlu …’un gerçek baba olduğunun tespiti talebi ise biyolojik anne olduğu iddia edilen … ile …’un evlilik ilişkisi olmadığından Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti niteliğindedir.
Bu durumda; öncelikle davacının mevcut anne-baba hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek annesi … ve …’den olma 01.07.1923 doğumlu …’un nüfus kaydına tescili talebi yönünden; davanın mahiyeti gereği kamu düzeni ile yakından ilgili bulunması sebebiyle, hakimin istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği sonuçlara göre hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğundan,
Mahkemece taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip, anne olduğu iddia edilen …’un ölüm tutanağı getirtilerek tutanakta ölüm olayına dair tanık var ise bu kişilerin, yine mezar yerini bilebilecek akraba, komşu veya ölüm tarihi itibari ile aynı yerleşim yerinde oturanlardan sıkı bir şekilde araştırma yapılarak tespit edilebilenlerin beyanları alınıp gerekirse mezar yerinin tespiti için keşif yapılarak mezar yerinin tespiti halinde tespit edilen mezardan alınacak örneklere göre, tespit edilemediği takdirde ise soybağının tespitinde sonuç verebilecek veri alınabilecek ilgililerin temini ile bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp verilecek rapor da gözetilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi: gerçek annenin tespitinden sonra gerçek babanın … olduğunun tespitine yönelik davanın nüfus kaydının düzeltilmesi davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi ve davaya aile mahkemesi sıfatı ile bakılması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” YARGITAY 8. HD., E. 2018/14105, K. 2020/1227, T. 12.2.2020
Soybağına ilişkin davalarda kesin yetki kuralının olmadığı ve mahkemenin, yetkisizliği re’sen gözetemeyeceği.
“Soybağına ilişkin davalarda yetkiyi düzenleyen Türk Medeni Kanununun 283. maddesi hükmü kesin yetki kuralı getiren bir düzenleme olmadığından; mahkemece yetki durumu res’en göz önüne alınamaz. Yasal durum böyleyken; davalılar tarafından yasal süresi içinde yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığı ve süre geçtikten sonra yetki itirazında bulunulduğu halde; mahkemece yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.” YARGITAY 8. HD., E. 2011/5200, K. 2012/13503, T. 17.05.2012
Soybağına ilişkin davalarda hâkimin delilleri re’sen araştırması yükümlülüğü sebebiyle DNA testi giderinin taraflarca yatırılmamasından dolayı davanın reddi yoluna gidilemeyeceği, belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilmesi gerektiği.
“Davacı, davalı anne tarafından açılan boşanma davasında çocukların kendisinden olmadığı hakkında şüpheler oluştuğunu belirterek soybağının reddine karar verilmesini istemiş, mahkemece davacının gecikmede haklı olduğuna dair iddiası olmadığı gibi DNA ücretini de yatırmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Dava soybağına ilişkindir. Kamu düzenine ilişkin olan bu tür davalarda, Türk Medeni Kanununun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Anılan madde uyarınca, hakim maddi olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 325.maddesi uyarınca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından re’sen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir.
Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir. Mahkemece açıklanan usul ve şekilde yargılama yapılmak suretiyle; DNA testinin yaptırılması gerekirken, yazılı şekilde DNA giderinin yatırılamaması nedeniyle ispat edilmediği gerekçesi ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.” YARGITAY 18. HD., E. 2014/9449, K. 2014/10997, T. 19.06.2014
Soybağının TMK madde 285 gereğince değil de sonradan evlenme yoluyla kurulduğu durumlarda soybağını kuran işleme göre davanın, soybağının reddi değil, sonradan evlenme yoluyla soybağının düzeltilmesine itiraz niteliğinde olması.
“Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalılardan … ile …’ün 11/10/2004 tarihinde evlendikleri ve 27/06/2013 tarihinde de boşandıkları, davalı …’nın daha sonra diğer davalı … ile 27/08/2013 tarihinde evlendiği davalılar … ve …’ın evlenmesinden önce küçük …’nin, …’nın … ile olan evlilik birliği içerisinde 14.02.2013 tarihinde doğduğu ancak nüfus kayıtlarında babası görünen davalı … tarafından, 02/09/2013 tarihindeki beyanına göre nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. (TMK.nun 282/1-2 md.) Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi halinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur. (TMK.nun 292. md.) Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar.(TMK.nun 293. md.) Ana ve babanın yasal mirasçıları ile çocuk ve Cumhuriyet Savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilirler.
Davaname ile küçüğün, davalı …’nın davalı … ile olan evlilik birliği içerisinde dünyaya geldiği ancak diğer davalı …’ın beyanına göre nüfusuna tescil edildiği belirtilerek, küçüğün davalı … üzerindeki nüfus kaydının iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı … ile küçük arasındaki soybağı, Türk Medeni Kanununun 285’nci maddesi gereğince değil, sonradan evlenme yoluyla kurulduğuna ve soybağını kuran işleme göre dava, soybağının reddi değil, sonradan evlenme yoluyla soybağının düzeltilmesine itiraz niteliğinde olduğuna göre davanın bu şekilde nitelendirilip, toplanacak taraf delilleri dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerekirken yanlış nitelendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” YARGITAY 18. HD., E. 2015/10589, K. 2016/6716, T. 26.04.2016
Ana ve çocuğa karşı açılan soybağının reddi davasında çocuğa kayyım atanması gerektiği. Soybağının reddi davası için, çocuğun nüfusa tescil edilmiş olmasının ön şart olmadığı, başka bir ifade ile evlilik içinde veya sona ermeden başlayarak üç yüz gün içinde doğan, ancak nüfusa kaydedilmemiş olan bir çocuğun soybağının reddi için dava açılabileceği.
“Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı …’nin 21.05.1989 tarihinde evlenip, 03.09.2004 tarihinde kesinleşen kararla boşandıklarını, davalı …’nin bu dönemde 22.04.1997 tarihinde “…” isimli çocuğu dünyaya getirdiğini, bu çocuğun babasının müvekkili olmadığını ileri sürerek, bu çocukla davacı arasında evlilik içinde doğumla kurulan soybağının reddine karar verilmesini istemiş; mahkemece, “çocuğun nüfusa tescil edilmediği, davacı ile herhangi bir soybağının bulunmadığı” gerekçesiyle istek reddedilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ile davalı …’ın 21.05.1989 tarihinde evlendikleri, tarafların 1994 yılında fiilen ayrı yaşamaya başladıkları, ayrı oldukları dönem içerisinde davalı …’nin 22.04.1997 tarihinde doğum yaptığı, bu çocuğa “…” isminin verildiği, daha sonra davacı ve davalı …’nin 03.09.2004 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, davalı annenin çocuğunu nüfusa tescil ettirmek için başvurduğu, ancak davacının yabancı uyruklu olması sebebiyle çocuğun nüfusa tescil edilmediği anlaşılmaktadır.
Soybağının reddi davası için, çocuğun nüfusa tescil edilmiş olması ön şart değildir. Başka bir ifade ile, evlilik içinde veya sona ermeden başlayarak üç yüz gün içinde doğan, ancak nüfusa kaydedilmemiş olan bir çocuğun soybağının reddi için dava açılabilir. Çünkü, çocuğun nüfus siciline kaydedilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 285. madd…de yer alan babalık karinesinin sıhhati için kurucu bir unsur değildir. Dolayısıyla çocuğun nüfus siciline kaydedilmemiş olması, kanunen babası durumunda olan koca tarafından açılan soybağının reddi davasının görülmesine ve araştırılmasına engel teşkil etmez. Bu bakımdan işin esası incelenmelidir.
Öte yandan, dava ana ve çocuğa karşı açılmıştır. Bu davada çocuğun menfaati ile yasal temsilcisinin menfaati çatıştığından, ana çocuğu temsil edemez. Çocuğu davada temsil etmek hak ve menfaatlerini korumak üzere Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi gereğince çocuğa kayyım tayin edilmesi, varsa kayyımın göstereceği delillerin de toplanması gerekir. Mahkemece bu yönde bir işlem yapılmamış, çocuğun davada temsili sağlanmadan karar verilmiştir. Bu husus bozma sebebi ise de, çocuk 22.04.1997 doğumlu olup, karardan sonra ergin olduğuna (TMK. m. 11) göre, artık kayyım atanmasına da lüzum kalmamıştır.
Böyle olmakla birlikte çocuk davada kayyım vasıtasıyla temsil edilmemiş olduğuna göre, dava dilekçesinin, davanın tarafı olan ergin çocuğa tebliği, cevap ve savunma hakkı tanınması ve göstermesi halinde delillerinin toplanmasına ilişkin usulü gereklilik ortadan kalkmış değildir. Öyleyse, dava dilekçesinin ergin çocuğa tebliğ edilerek, cevap ve delil bildirme hakkının çocuğa da tanınması, göstermesi halinde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak neticye karar verilmesi gerekir. Bu hususla üzerinde durulmadan yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” YARGITAY 18. HD., E. 2015/7755, K. 2016/3532, T. 01.03.2016
Soybağının reddi davalarında çocuk evlenmeden önce veya ayrı yaşam sırasında ana rahmine düşmüşse davacının başka bir kanıt getirmesine gerek olmadığı, davacının DNA için doku örneği vermediği gerekçesiyle davanın reddine karar veremeyeceği.
“Dava küçük A…..kayyımı tarafından açılan soybağının reddi davasıdır (TMK md. 286/2). Çocuk evlenmeden önce veya ayrı yaşam sırasında ana rahmine düşmüşse davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez (TMK md. 288/1). Delillerin bu çerçevede değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken davalı Kibar’ın meşruhatlı davetiyeye rağmen DNA için doku örneği vermediği gerekçesiyle davanın reddi doğru bulunmamıştır.” YARGITAY 2. HD., E. 2011/10307, K. 2012/23131, T. 01.10.2012
Soybağının reddi davasında, davalı babaya atfedilecek bir kusur bulunmaması ve aynı zamanda davalı babanın da davayı ilk duruşmada kabul etmesi karşısında davalı babanın artık HMK m.312/2 gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı.
“Dava dilekçesinde, davacı …’ın nüfus kaydındaki babası olan davalı … üzerindeki soybağının reddi istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı … tarafından yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 326. maddesinde, “Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 312/2. maddesinde davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışı ile sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Kural olarak bir davada, haksız çıkan tarafın yargılama giderleriyle yükümlü bulunması asıldır. Ancak 6100 sayılı HMK 312/2 maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde davayı kaybeden taraf, yargılama giderleri ile sorumlu tutulamaz. HMK 312/2 (eski HUMK 94/2) maddesi hükmüne göre davalının yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile sorumlu tutulmamasının koşulları; davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş olmasına bağlıdır. Bu iki koşulun bir arada gerçekleşmiş olması gerekir.
HMK’nin 323. maddesine göre, karar ve ilam harcı, vekalet ücreti, tebligat ve keşif giderleri yargılama giderlerindendir. Dosya kapsamından, soybağının reddi istenilen küçük Emre, dava dilekçesinde belirtildiği üzere anne ile davalı babanın fiilen ayrı oldukları ve annenin biyolojik baba olduğu açıklanan Harun Kanal ile evlilik dışı ilişkisinden dünyaya geldiği ve anne tarafından çocuğun baba hanesine tescilinin sağlandığı, anlatılan bu olaylarda davalı …’e atfedilecek bir kusurun bulunmadığı gibi ilk duruşmada davayı kabul ettiğine göre, artık 6100 sayılı HMK 312/2 maddesi gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağından; davalı …’in HMK’nin 323. maddesinde sayılan giderlerden, sorumlu tutulması doğru bulunmamış ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür (HUMK mad. 438/7).” YARGITAY 8. HD., E. 2018/13818, K. 2016/19057, T. 02.11.2018
HIZLI İLETİŞİM
HUKUKİ UYARI: www.mesudebusrakucuk.av.tr resmi kaynak değildir. Paylaşılan tüm veriler, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında sadece bilgi amaçlı olup, olası yanlışlıklardan kaynaklı sorumluluk kabul edilmez. Kullanıcılar sunulan bilgileri ve emsal Yüksek Mahkeme kararlarını resmi kaynaklardan teyit etmelidir.