KADINLAR, EVLENDİKTEN SONRA YALNIZCA KENDİ SOYADINI KULLANABİLİR Mİ?
YAZININ İÇERİĞİ: Evlendikten sonra sadece kızlık soyadını kullanmak. Kadınlar kendi soyadlarını ne zaman kullanabilecek? Kadın evlenince erkeğin soyadını almak zorunda mı? Evli kadının kızlık soyadını kullanması. Evli kadının kendi soyadını kullanması neden önemlidir? Kadınlar evlendikten sonra yalnızca kendi soyadını kullanabilir mi? Evlendikten sonra sadece kızlık soyadını kullanmak için dilekçe.
TÜRK HUKUKUNDA EVLİ KADININ SOYADI
Evlendikten sonra kadının kendi soyadını kullanma meselesi, aşağıda yer verilen 3 adet mevzuat hükmüyle düzenlenmiştir. Biz Bekârlık Soyadı demeyi tercih etsek de yerleşmiş bir söylem olan Kızlık Soyadı ile ilgili Türk Hukukundaki bu düzenlemelerden ötürü kadınlar, evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanamamakta ancak kendi soyadını öne alarak eşlerinin soyadlarını kullanabilmekteydi.
Bu kanun hükümleri doğrultusunda sadece kendi soyadını kullanmak isteyen kadınlar, uzun ve çetrefili soyadı değiştirme davası süreçlerine giriyor ve evlendikten sonra yalnızca bekârlık soyadı kullanmak için haklı sebeplerinin olduğuna yargı makamlarını ikna etme külfeti altına giriyorlardı.
Hatta TMK madde 187’nin, Anayasa’nın 2., 10., 12., 17., 41. ve 90. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru dahi yapılmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi, 10/03/2011 tarihli 2009/85 Esas ve 2011/49 Karar sayılı kararıyla Türk Medeni Kanunu madde 187’yi iptal etmemişti. Anayasa madde 152/4’e göre ise aynı konu hakkında 10 yıl geçmeden Anayasa Mahkemesine ikinci kere başvuru yapılamaması sebebiyle de bu konunun yeniden AYM’ye taşınması için gerekli sürenin geçmesi beklenmekteydi.
.
Türk Medeni Kanunu’nun ‘Kadının Soyadı’ başlıklı 187. Maddesi
“ Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir. ”
Soyadı Nizamnamesinin ‘Soyadı Seçim Hak ve Vazifesi’ başlıklı 17. Maddesi
Soyadı Nizamnamesinin “Soyadı Seçim Hak ve Vazifesi” başlıklı 17. Maddesi
“ Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır. Ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir. ”
2525 Sayılı Soyadı Kanunu 4. Maddesi
“Soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir. (İptal birinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 8/12/2011 tarihli ve E.: 2010/119, K.: 2011/165 sayılı Kararı ile.) Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır”
EVLENDİKTEN SONRA SADECE KIZLIK SOYADINI KULLANMAK
Anayasa Mahkemesi 2022/155 Esas, 2023/38 Karar, 22/02/2023 Tarihli kararı ile 2011 tarihli kararından tam 11 yıl sonra Türk Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen 187. maddeyi eşitliğe aykırı bularak iptal etti. Yani Türk kadınları artık evlendikten sonra kocalarının soyadı olmaksızın yalnızca kendi soyadlarını herhangi bir dava açma külfetine katlanmadan kullanma hakkına sahip oldular. İlgili kararın özeti aşağıda verilmiştir. (Karar, 28/04/2023 tarihinden başlayarak 9 ay geçmesiyle yürürlüğe girecektir.)
An itibariyle Türkiye’de Kadının Soyadı Meselesi için Türk Hukukunun yasama erkinden yeni bir düzenleme gelmese de (9. Yargı paketiyle bu düzenlemenin geleceği beklenmektedir), Yüksek Mahkeme İçtihatları ve Uluslararası Hukuk; kadının evlendikten sonra da yalnızca kendi evlilik öncesi, Kızlık Soyadı, bekârlık soyadını kullanmasına olanak sağlamaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin 2022/155 Esas, 2023/38 Karar, 22/02/2023 Tarihli Kararı
“…Başvuru kararında özetle; soyadının kadının kimliği ile kişiliğinin bir parçasını oluşturduğu, itiraz konusu kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını kullanma hakkına getirilen sınırlamanın meşru bir amacının bulunmadığı, erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkün iken aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) söz konusu farklı muamele nedeniyle ihlal kararları verdiği, ayrıca bireysel başvuru alanında Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararlarının da bulunduğu ancak değiştirilmeyen kuralın idare tarafından uygulanmaya devam edildiği, bu durumun ise Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesini ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10., 17., 20., 90. ve 153. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kuralda, evlenen kadının kocasının soyadını alacağı ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadının önünde, önceki soyadını da kullanabileceği öngörülmüştür. Kural kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanabilmesine imkân tanımamaktadır.
Erkek evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği hâlde kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı açıktır.
Kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da kullanmasına izin verilmemesinin hak ihlaline yol açtığı ileri sürülmek suretiyle AİHM ve Anayasa Mahkemesine birçok bireysel başvuru yapılmıştır. Bu kapsamda AİHM kadının evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanmasına izin verilmemesinin Sözleşme’nin 8. maddesi bağlamında 14. maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir (Ünal Tekeli/Türkiye).
Anayasa Mahkemesi ise uluslararası sözleşmelerin erkek ve kadının evlilik sonrasında soyadları bakımından eşit haklara sahip olmasını öngören hükümleri ile evli kadının kocasının soyadını kullanması zorunluluğunu öngören iç hukuk düzenlemelerinin aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle Anayasa’nın 90. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınmasının gerektiğini, bu itibarla başvurucular hakkında 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesinin uygulanmasının kanunilik ilkesiyle bağdaşmadığını ve ihlale yol açtığını belirtmiştir.
(bu yöndeki kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013; Gülsüm Genç, B. No: 2013/4439, 6/3/2014; Neşe Aslanbay Akbıyık, B. No: 2014/5836, 16/4/2015).
Öte yandan kadının soyadına ilişkin davalarda önemli bir içtihat geliştiren Yargıtay da Anayasa Mahkemesi gibi kadının evlenmeden önceki soyadının kullanmasına izin verilmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta Anayasa’nın 90. maddesinin beşinci fıkrası gereğince uluslararası sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.
Bu bağlamda Yargıtay, kadının evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra tek başına kullanmasına izin verilmemesinin Sözleşme’nin 8. maddesiyle bağlantılı olarak 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşmış; kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanabilmesi için haklı bir nedenin bulunmasına gerek olmadığını da ayrıca vurgulamıştır
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E.2014/889, K.2015/2011, 30/9/2015).
Bununla birlikte anılan yargısal içtihatların kanun önünde eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesi için tek başına yeterli olduğu söylenemez. Söz konusu ilkenin hukuk düzenine egemen olabilmesi için yasama ve yürütme organları ile idare makamlarının da belirli yükümlülükleri mevcuttur. Başka bir ifadeyle insan haklarına saygılı devlet ilkesinin bir gereği olarak kadın haklarıyla ilgili eşitlik ilkesi bağlamında tartışma ve uyuşmazlık yaşanmayan bir düzenin gerçekleştirilmesinde devletin tüm organları ve idare makamlarının görevi bulunmaktadır.
Söz konusu AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanabilmesine sınırlı bir imkân tanımıştır. Zira kadın-erkek eşitliğine ilişkin yapılan anayasal değişiklikler ile yargısal içtihatlardaki tüm gelişmelere rağmen varlığı korunan ve idare makamlarınca uygulanmaya devam edilen kural nedeniyle kadının herhangi bir külfete katlanmak zorunda kalmaksızın evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanabilmesi mümkün olmamıştır.
Nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.
Bununla birlikte bireylerin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının bulunması ve nüfus hizmetlerinin bilişim teknolojilerinden faydalanılmak suretiyle sunulduğu gözetildiğinde söz konusu kamu yararının sağlanmasının yegâne yolunun kadının evlendikten sonra kendi soyadını ancak eşinin soyadının önünde kullanması olduğu söylenemez. Bu nedenle nüfus kayıtlarının düzeninin sağlanması amacının kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanmaması sebebiyle eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
4721 sayılı Kanun’un 187. maddesinin birinci ve ikinci cümlelerinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince anılan cümlelerin iptallerine ilişkin hükümlerin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür…“
EVLİ KADININ KIZLIK SOYADINI KULLANMASI NEDEN ÖNEMLİDİR?
Soyadı bir kimsenin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurdur. Soyadı kullanma; bir kişilik hakkıdır. Bu hak mutlak bir haktır. Kimse soyadı üzerindeki hakkından vazgeçemez, feragat edemez ve bu hakkı devredemez. Ancak, Türk Medeni Kanunu m.187, Soyadı Nizamnamesi m.17, Soyadı Kanunu m.4 hükümlerine baktığımızda; hukukumuz açısından soyadının bütün bu özellikleri kadının kızlık soyadı için geçerli olmadığı görülmektedir. Yani hukuki niteliği açısından bir kişilik hakkı olan soyadının işlevi ve özellikleri Türk Hukukunda yalnızca erkekler için geçerlidir.
Kadının evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanması; ilerleyen zaman, değişen çağ ve modernleşen toplumla birlikte gelişen Hukuk normları göz önüne alındığında, Türk Hukukunun da bu gelişmelere ayak uydurmasını sağlamak amacıyla verilen bir toplumsal adalet mücadelesidir. Toplumsal adalet mücadelesi olmasının da yanında somut örneklerde de belli bir yaşa kadar kendi soyadını kullanan bir kadının evlendikten sonra soyadının değişiyor olmasının yaşattığı zorlukları görmekteyiz.
Örneklemek gerekirse bir kadının evlenmeden önce yürüttüğü akademik çalışmalarında ve çıkarmış olduğu yayınlarında yalnızca kendi soyadını kullanmış olması onun, yurt dışına uzanan akademik çevresinde bekarlık, kızlık Soyadı ile tanınmış olması sonucunu doğurur. Ne var ki kadınların evlendikten sonra kocasının soyadını kullanma zorunluluğu kadınların akademik kariyerinde ve mesleğinde bir takım zorluklarla karşılaşmasına sebep olacaktır.
Aynı akademik kariyere ve aynı mesleğe sahip olan bir erkek tarafından yaşanmayacak olan tüm bu zorlukları, evlenmiş bir kadının sadece cinsiyeti kadın olduğu için yaşaması akıl almaz bir hukuk yarasıdır.
Kişinin soyadının elinden alınması insanın doğuştan sahip olduğu bir hakkın gaspıdır. Kadının toplumsal yaşamda tanındığı soyadını kullanmaya devam etmesi onun kendisini tanımladığı kimliğe sahip çıkmasıdır. Bu durum ayrıca aile kurumunun eşitlikçi bir yapıya sahip olmasına da katkı sağlayacaktır. Kadının evlilik öncesi sahip olduğu kızlık soyadının kullanılmasına izin verilmesiyle evlilikte taraflar arasında eşitlik söz konusu olacaktır.
KADINA EVLENDİKTEN SONRA KENDİ SOYADINI KULLANMA İMKANI VEREN DİĞER DAYANAKLAR
Anayasa madde 17: “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir……”
Anayasa madde 90: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.”
AİHS madde 8: “Herkes, özel yaşamına ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir……..”
AİHS madde 14: “Bu Sözleşmede düzenlenen haklardan ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, bir ulusal azınlığa mensup olma, mülkiyet, doğum ya da diğer statüler gibi herhangi bir temelde ayrımcılık yapılmaksızın, güvence altına alınacaktır.
Anayasa Mahkemesi 19/12/2013 tarihli 2013/2187 başvuru numaralı kararında;
Evli kadının önceki kendi soyadını kullanmasının engellenmesi sonucunu doğuran mahkeme kararının Anayasanın 17. Maddesinin ihlali sonucu doğuracağına oybirliğiyle karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi 06/03/2014 tarihli 2013/4439 başvuru numaralı kararında;
Başvurucu, evli kadının kızlık soyadını tek başına kullanmasına engel olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 187. maddesine istinaden yapılan uygulama neticesinde, Anayasa’nın 17. Maddesinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğinin tespitine karar vermiştir.
Avrupa Konseyi Parlementer Meclisi 28.04.1995 tarihli 1271 sayılı tavsiye kararında;
Evlilikte ortak bir soyadının seçiminde eşler arasında tam bir eşitlik sağlanmasına dair bir düzenleme yapılmasını önermiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ise 05.02.1985 tarihli 2 sayılı tavsiyesinde;
Eşlerden birinin kendi soyadını değiştirerek diğerinin soyadını almasının yasal bir zorunluluk olmaktan çıkarılmasına dair bir düzenleme yapılmasını önermektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 20.12.1995 tarihinde yapılan bir başvuru üzerine 29865/96 başvuru numaralı Ünal-Tekeli davasında 16.11 2004 tarihinde verdiği kararında;
Evlenen kadının kocasının soyadını almasına dair hükümetin kocanın soyadı vasıtasıyla aile birliğini yansıtarak kamu düzenini sağlamaya yönelik savunmasını ikna edici bir gerekçe olarak kabul etmemiş, TMK’nın 187. Maddesiyle getirilen kocanın soyadı önünde kadının önceki soyasını kullanma hakkını eşitlik ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasında yeterli görmemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/20471 Esas, 2015/8704 Karar ve 28.04.2015 tarihli kararında;
Davacı kadının mesleki ve sosyal yaşam ortamı bakımından tanınabilirliği sebebiyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğu ve yürürlüğe konmuş Uluslararası Anlaşmalara kanun gücü verildiği, evli kadının evlenmeden önceki soyadını kullanabileceğini hükmetmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/889 Esas, 2015/211 Karar sayılı ve 30.09.2015 tarihli kararında;
Kızlık soyadını kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç olmadığı, bu hakkın AİHS’nin m.8, m.14. ve Anayasa’nın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkı olduğu ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanması gerektiğine karar vermiştir.
HIZLI İLETİŞİM
HUKUKİ UYARI: www.mesudebusrakucuk.av.tr resmi kaynak değildir. Paylaşılan tüm veriler bilgi amaçlı olup, olası yanlışlıklardan kaynaklı sorumluluk kabul edilmez. Kullanıcılar sunulan bilgileri ve emsal Yüksek Mahkeme kararlarını resmi kaynaklardan teyit etmelidir.