VELAYET SAHİBİ TARAF, ÇOCUĞUN ADINI TEK BAŞINA DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
YAZININ İÇERİĞİ: Velayeti bende olan çocuğumun adını tek başıma değiştirebilir miyim? Velayet kendisinde olan taraf, çocuğun adını tek başına değiştirebilir mi? Bebeğimin adını değiştirmek istiyorum. Çocuğumun adını değiştirmek istiyorum. Velayeti annede olan çocuğun isim değişikliği. Çocuk isim değiştirme. Çocuğun adını değiştirmek. Çocuğumun ikinci adını sildirmek istiyorum. Velayeti annede olan çocuğun ismi babadan habersiz değiştirilebilir mi? Bebeğimin ismini sildirmek istiyorum. Velayeti bende olan çocuğumun adını değiştirmek. Babanın rızası olmadan çocuğun adı değiştirilir mi? Babanın izni olmadan çocuğun adını değiştirmek. Babadan habersiz çocuğun adını değiştirmek ile ilgili emsal kararlar.
VELAYET
Velayet, müşterek çocuğa ilişkin beslenme, bakım, eğitim vb. gibi ihtiyaçlarının sağlanması amacıyla anne babaya tanınmış hak ve ödevlerdir. Evlilik birliği sırasında anne baba tarafından ortak olarak kullanılan bu velayet hakkı, bir boşanma davası söz konusu olduğunda bu dava sırasında taraflardan birine geçici velayet, dava sonunda verilen kesin hükümle birlikte kalıcı velayet olarak teslim edilir.
Genellikle çocuğun geçici ya da kalıcı velayetini almış olan anne veya baba, velayeti olmayan diğer tarafa sormadan ve rızasını almadan bu hakkı özgürce kullanabileceğini düşünse de yanılır. Unutulmamalıdır ki çocuğa ilişkin alınması gereken olağan kararlarda velayeti kendisinde olan anne ya da baba, velayeti olmayan diğer tarafa sormadan ve rızasını almadan çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla özgürce davranabilirse de, olağan dışı kararlar için bu söylenemez.
Örneğin; isim değişikliği, vatandaşlık alınması, çocuğun özel okuldan alınıp devlet okuluna verilmesi gibi hususlar olağandışı işlemlerden sayılmaktadır ve her iki ebeveynin de ortak hareket etmesini gerektirir. Peki, Velayeti bende olan çocuğumun adını değiştirebilir miyim?
VELAYETİ ALAN TARAF, ORTAK ÇOCUĞUN ADINI DEĞİŞTİREBİLİR Mİ?
Çocuğumun adını değiştirmek istiyorum diyenler için yukarıda açıklandığı üzere, isim değişikliği müşterek çocuk ile alakalı olağan dışı bir işlemdir ve bu konuda boşanmış olsalar bile anne ve babanın ortak bir karara varıp, ortak şekilde hareket etmesi gerekir. Nitekim 4721 sayılı TMK’nin 339/son maddesi, çocuğun adını ana ve babası koyar, hükmünü taşımaktadır.
Örneğin velayeti annede olan çocuğun ismi babadan habersiz değiştirilebilir mi? Velayeti bende olan çocuğumun adını değiştirebilir miyim sorusunun cevabı şu şekildedir; taraflar boşanmış ve velayet davacı anneye verilmiş olsa da; bu durum çocuğun babasının gerçekte onun babası olması durumu değiştirmez. Kaldı ki, velayet şartlarında daha sonradan oluşabilecek değişiklik nedeniyle velayetin babaya verilmesi de ihtimal dahilindedir. 4721 sayılı TMK’nin 339/son maddesinde de belirtildiği üzere çocuğun adını anne ve baba birlikte belirlediklerinden çocuğun isminin değiştirilmesi talebini de yasal şartların oluşması halinde mahkemeden birlikte istemeleri gerekir. Yani velayeti alan taraf, ortak çocuğun adını tek başına değiştiremez.
Velayeti bende olan çocuğumun adını değiştirmek konulu dava, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır ve husumet ilgili nüfus müdürlüğüne yöneltilir.
Velayet sahibi tarafın, çocuğun adını tek başına değiştiremeyeceğine ilişkin kuralın istisnası kanımızca şu olabilir; çocuğu rencide edici, küçük düşürücü veya çocuğa kendisini kötü hissettirecek bir isim söz konusu olursa çocuğun yüksek yararını öne sürerek velayeti kendisinde olan annenin, babanın rızasını almadan tek başına bu davayı açabileceği kanaatindeyiz.
Eğer böyle bir istisnai durum söz konusu değilse ve velayet kendisinde olan taraf, çocuğun adının değiştirilmesi için diğer tarafın rızasını da alamıyorsa bu halde, husumeti velayeti kendisinde olmayan tarafa yönelterek derhal yetkili Aile Mahkemesi’nde dava açıp, Türk Medeni Kanunu’nun 195. maddesine dayanarak hakimin bu konuda müdahalesini talep etmelidir.
BEBEĞİMİN ADINI SİLDİRMEK İSTİYORUM
Hayatın içinde bu durum genellikle, annenin doğum yapmasından sonra bebeğe kimlik çıkaran babanın, bebeğin kimliğine anneden habersiz olarak kendi istediği ismi yazdırması şeklinde görülmektedir. Bu durum karşımıza bir boşanma sebebi olarak dahi çıkmaktadır. Böyle bir halde, açılmış olan bir boşanma davasında velayeti alan ve bebeğimin ismini sildirmek istiyorum diyen annenin ilk yapacağı şey bebeğin ismini değiştirme konusunda hukuki araştırmaya girmek olmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki e devletten bebeğin ismini değiştirmek ya da çocuğun ikinci adını sildirmek hukuken mümkün değildir. Bebeğin isminin değiştirilmesi ancak dava açmak yoluyla mümkün olmaktadır. ve yukarıda anlatıldığı gibi velayeti alan anne tek başına bu davayı açamaz. Yani babanın rızası olmadan bebeğin ismi değiştirilemez.
Eğer anne babanın rızası olmaksızın bebeğin ismini sildirmek istiyorsa bebeğin ismini değiştirme davası Nüfus müdürlüğü ile birlikte babaya karşı da açılarak babanın da davaya katılı sağlanmalıdır. Nitekim herkesin adli merciler önünde kendilerini ilgilendiren her konuda bilgilendirilmesi ve konuya ilişkin fikirlerini beyan etmesi yasal bir haktır. Yüksek mahkeme olan Yargıtay‘ın da bebeğin isminin değiştirmek konusundaki görüşü bu şekildedir.
BABADAN HABERSİZ ÇOCUĞUN ADINI DEĞİŞTİRMEK YARGITAY KARARLARI
Anne veya babanın, çocuğun adının değiştirilmesi konusunda tek başına dava açması halinde, mahkemece davaya dahil edilmeyen ebeveynin davaya katılımının sağlanması gerekir.
“…Somut olaya gelince; adı değiştirilmek istenilen küçüğün anne ve babasının boşandıkları, küçüğün velayeti annede olduğu, annenin de tek başına eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar boşanmış ve velayet davacı anneye verilmiş olsa da bu durum eldeki davada dava dışı olan çocuğun babasının gerçekte onun babası olması durumu değiştirmez. Kaldı ki, velayet şartlarında daha sonradan oluşabilecek değişiklik nedeniyle velayetin babaya verilmesi de ihtimal dahilindedir.
Yukarıda da belirtildiği üzere çocuğun adını anne ve baba birlikte belirlediklerinden değiştirilmesi talebini de yasal şartların oluşması halinde mahkemeden birlikte istemeleri gerekir. Anne ve babanın bu taleplerini birlikte yapmamaları veya değişiklik üzerinde anlaşamamaları halinde birinin başvurusu üzerine değerinin davada taraf olarak katılımı sağlanmalıdır. Taraf teşkiline ilişkin bu husus dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin olmakla davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkat edilmesi gereken bir olgudur (Hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.2010 tarihli ve 2010/18-643 Esas, 2010/648 Karar sayılı ilamı). Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan taraf teşkili sağlanmaksızın esasa ilişkin hüküm kurulması, doğru görülmemiştir…” Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 09.12.2019 tarihli, 2019/6290 Esas ve 2019/11048 Karar sayılı kararı.
Anne veya baba, ortak çocuğun adını tek başına değiştiremez.
“…Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, nüfusta isim düzeltme istemine ilişkindir. Davacı, velayeti altındaki kızının Sude adı ile tanındığını belirterek, kayden R… olan adının S…. olarak değiştirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı idare temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. C.Savcısı beyanında; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Yerel Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Özel Dairece, yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, Yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir. Hükmü temyize davacı ve Cumhuriyet Savcısı getirmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına girilmeden önce, çocuğun babasının davaya katılımının gerek olup olmadığı, diğer bir deyişle taraf teşkilinde eksiklik olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir. Bu aşamada öncelikle taraf teşkili üzerinde durmak gerekmektedir. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkat edilmesi gereken bir olgudur ve mahkemenin, bozma ilamını ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun amir hükmü gereğidir (Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2009 gün ve 2009/9-52-105 esas, karar; 14.04.2010 gün ve 2010/21-200-216 esas, karar sayılı ilamları). Bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerektiğinden, usulü kazanılmış hakkın da istisnasıdır.
Diğer taraftan 4721 sayılı TMK.nun 339/son maddesi, çocuğun adını ana ve babası koyar, hükmünü taşımaktadır. Somut olaya gelince; adı değiştirilmek istenilen küçüğün anne ve babasının boşandıkları, küçüğün velayetinin davacı anneye verildiği, annenin de tek başına eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar boşanmış ve velayet davacı anneye verilmiş olsa da; bu durum eldeki davada dava dışı olan küçüğün babasının gerçekte onun babası olması durumu değiştirmez. Kaldı ki, velayet şartlarında daha sonradan oluşabilecek değişiklik nedeniyle velayetin babaya verilmesi de ihtimal dahilindedir. Yukarıda da belirtildiği üzere çocuğun adını anne ve baba birlikte belirlediklerinden değiştirilmesi talebini de yasal şartların oluşması halinde mahkemeden birlikte istemeleri gerekir.
Ayrıca Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası sözleşmeler ve çocuğun hakları üzerinde durulmuş, dinlenmesi yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Gerçekten Türkiye’nin kabul ettiği ve taraf olduğu “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”nin 12. maddesi ile, “Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşme”sinin 1, 2 ve 6. maddelerine göre; görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocukların, adli merciler önünde kendilerini ilgilendiren her konuda bilgilendirilmelerini ve bu davalara katılmalarına izin verilmesi bir hak olarak düzenlenmiş olup, ayrıca bu hususların adli merciler tarafından yerine getirilmesi aynı zamanda yükümlülük olarak öngörülmüştür. Ancak, bozma sebebine göre anılan hususlar bu aşamada ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır. Yerel mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan taraf teşkili sağlanmaksızın esasa ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ‘nun 08.12.2010 tarihli, 2010/18-643 Esas ve 2010/648 Karar sayılı kararı.
HIZLI İLETİŞİM
HUKUKİ UYARI: www.mesudebusrakucuk.av.tr resmi kaynak değildir. Paylaşılan tüm veriler bilgi amaçlı olup, olası yanlışlıklardan kaynaklı sorumluluk kabul edilmez. Kullanıcılar sunulan bilgileri ve emsal Yüksek Mahkeme kararlarını resmi kaynaklardan teyit etmelidir.
Bir yorum