Cinsiyet Değişikliğinde Üreme Yeteneğinden Yoksunluk Şartı
YAZININ İÇERİĞİ: Cinsiyet değiştirme ameliyatı için üreme yeteneğinden yoksun olma şartı kalktı mı? Üreme yeteneğinden yoksunluk şartı ne zaman kalktı? Cinsiyet değişikliği izin davasında aranan üreme yeteneğinden yoksunluk şartının Anayasa Mahkemesi kararı ile kaldırılmasından sonra verilen güncel Yargıtay Kararları. Anayasa Mahkemesi’nin Cinsiyet Değişikliği Davasında Aranan Üreme Yeteneğinden Yoksunluk Şartını Kaldırması Kararı.
Cinsiyet değişikliği dava süreci ile ilgili tüm bilgilere ulaşmak için lütfen buraya tıklayın.
Cinsiyet Değişikliğine İzin Davasında Üreme Yeteneğinden Yoksunluk Şartı Kalktı mı?
Ülkemiz hukuku kapsamında trans bireylere en çok sorun çıkaran şart şüphesiz ki, Üreme yeteneğinden yoksun olma ve bunun bir eğitim araştırma hastanesinden alınacak resmi bir sağlık kurulu raporuyla belgelenmiş olması şartı idi. (Örn: Yargıtay 18. HD 2014/18452 E. 2015/7159 K. 30.04.2015 T.)
Çünkü her transeksüel yapıdaki birey, doğuştan üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun değildir. Bu durum, geçmişte çocuğu olan ama sonra ki zamanda özgürce transeksüel olduğunu açıklayan bireyin cinsiyet değiştirme izin davası açmasına ve sonrasında cinsiyet değiştirme ameliyatı olmasına engel olabilecek şekilde tehlikeli yorumlara ve uygulamalara sebep oluyordu.
Cinsiyet değiştirmek isteyen bir transeksüel bireyin doğuştan olmasa da muhakkak sonradan tıbbi bir müdahale yardımıyla üreme yeteneğinden yoksun kalarak ancak bu haliyle cinsiyet değiştirme izin davası açabileceği zorunluluğu da ölçülülük ilkesinden uzak ve yararsız bir uygulamaydı.
Zira üreme yeteneği bulunan transseksüel kişi, tıbbi yöntemlere uygun şekilde cinsiyet değiştirme ameliyatı olduğunda zaten bu ameliyatın doğal sonucu olarak zaten üreme yeteneğinden de sürekli biçimde yoksun kalacaktır.
Ayrıca cinsiyet değiştirmenin; Cinsiyet Değişikliğine İzin, Cinsiyet Değişikliği Ameliyatı ve Cinsiyet Değişikliğinin Nüfus Kayıtlarına İşletilmesi olmak üzere 3 aşamalı bir süreç olduğunu dikkate aldığımızda, üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun kalmış yani kısırlaştırma operasyonu olmuş ve akabinde mahkemeden Cinsiyet Değişikliğine ilişkin İzin kararı almış bir kişinin sonradan maddi ya da herhangi bir sebepten dolayı Cinsiyet Değişikliği Ameliyatı olamaması gibi durumlar da göz önünde bulundurulduğunda bu şartın, haksız, ağır ve ölçüsüz olduğu da açıkça görülmektedir.
Anlatılan bu sebeplerle TMK madde 40’da yer alan “…ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu…” şeklinde belirtilen bu şart, 20/3/2018 tarihli ve 30366 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 29/11/2017 tarihli ve E.: 2017/130, K.: 2017/165 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin Cinsiyet Değişikliği Davasında Üreme Yeteneğinden Yosunluk Şartını Kaldırması Kararı
Anayasa Mahkemesi’nin 29/11/2017 T. ve E. 2017/130, K. 2017/165 sayılı kararı
“… Transseksüel yapıda olan kişiler, sahip oldukları biyolojik cinsiyetten farklı olarak kendilerini karşı cinsten hissetmekte olup bu kişiler doğuştan üreme yeteneğinden yoksun olabilecekleri gibi üreme yeteneğine sahip de olabilirler. Doğumdan itibaren üreme yeteneği bulunmayan veya sonradan üreme yeteneğini sürekli biçimde kaybeden transseksüel kişilerin Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen diğer koşulları da taşımaları hâlinde mahkemeden cinsiyet değişikliği izni almak suretiyle cinsiyetlerini değiştirmeleri mümkündür.
Üreme yeteneğine sahip transseksüel kişilerin cinsiyet değişikliğine mahkemece izin verilebilmesi ise diğer koşulların yanı sıra üreme yeteneğinden sürekli yoksun olmalarına bağlı olduğundan bu kişilerin cinsiyet değiştirebilmesi, bu amaçla kendilerine tıbbî bir müdahalede bulunulmasını zorunlu kılmaktadır.
Oysa Kanun’un 40. maddesinin ikinci fıkrasında, mahkemece verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması hâlinde nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verileceği öngörüldüğünden, üreme yeteneği bulunan transseksüel kişinin tıbbî yöntemlere uygun şekilde cinsiyet değiştirme ameliyatı olduğunda bu ameliyatın doğal sonucu olarak üreme yeteneğinden de sürekli biçimde yoksun kalacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla cinsiyet değiştirme ameliyatının bir sonucu olan üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun kalma hâli, itiraz konusu kuralla mahkemeden cinsiyet değişikliği izni alınabilmesi için ayrı bir koşul olarak öngörülmüş olmaktadır.
Cinsiyet değişikliği ameliyatı olacak kişinin bu ameliyat öncesinde üreme yeteneğinden yoksunluğunu sağlamak üzere ayrı bir tıbbî müdahaleye maruz bırakılması, bedensel ve ruhsal olarak ilgili yönünden katlanılması gerekli olmayan bir müdahale niteliği taşımakta olup kişinin maddî ve manevî varlığı ile özel hayatı yönünden getirilen bu sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin varlığından söz edilemeyeceğinden, ölçüsüz bir sınırlama niteliği taşımaktadır.
Öte yandan tıbbî bir müdahale sonucu üreme yeteneğinden sürekli yoksun kalan bir kişinin herhangi bir nedenle cinsiyet değiştirme ameliyatı olamaması durumunda cinsiyetini değiştiremediği hâlde üreme yeteneğini kaybetmesi sonucuyla karşılaşacağı açıktır. Bu da cinsiyet değişikliği için ön şart olarak kabul edilen söz konusu tıbbi müdahalenin sonuçları bakımından son derece ağır, telafisi imkânsız durumlara yol açabileceğini göstermekte olup kural bu yönüyle de ölçülü değildir. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13., 17. ve 20. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” (Karar 20/03/2018 tarihli ve 30366 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.)
Cinsiyet Değişikliğinde Üreme Yeteneğinden Yoksunluk Şartı Yargıtay Kararları
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından sonra ise Yargıtay Hukuk Daireleri de bu hususta içtihat değişikliğine gitmiştir. Yargıtay’ın 2018 yılı sonrası kayda geçmiş kararlarında ise bu durum oldukça net görülmektedir. Yerel mahkemelerce cinsiyet değiştirmek isteyen davacıların üreme yeteneğinden yoksunluk durumlarının artık araştırılmamasını ve hatta sadece üreme yeteneğinden yoksunluk şartı sebebiyle reddolunan cinsiyet değişikliğine izin davalarının ise yeni durum incelenmek üzere tekrar görülmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Üreme yeteneğinden yoksunluk şartı sebebiyle reddolan cinsiyet değişikliğine izin davalarının yeni durum incelenmek üzere tekrar görülmesi gerekir.
“Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin cinsiyet değişikliğine izin verilmesini ve nüfus kaydındaki cinsiyetinin ve isminin değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece, dava konusu hakkında kesin hükmün varlığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görülen 2015/644-2016/75 Sayılı ve 28.4.2016 kesinleşme tarihli dava ile eldeki davanın tarafları, konusu ve sebebinin aynı olduğu anlaşıldığına göre, karar tarihi itibariyle mahkemenin davayı red gerekçesi yerindedir.
Ne var ki, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görülen 2015/644-2016/75 Sayılı davanın reddine esas teşkil eden TMK’nin 40. maddesinde bulunan “üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunma” şartı Anayasa Mahkemesi’nin 2017/130-2017/165 Sayılı ve 29.11.2017 tarihli kararı ile kaldırılmış bulunduğundan, oluşan yeni durum incelenmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir…” T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/8953 Esas, 2019/3458 Karar ve 1.4.2019 Tarihli Kararı
Şunu da önemle belirtmeliyiz ki, cinsiyet değiştirme izin davası açabilmenin bir koşulu olarak üreme yeteneğinden yoksunluk şartı artık aranmıyor olsa da, hukuki olarak cinsiyet değişikliği sürecinin tüm aşamalarıyla tamamlanmış olabilmesi için yine de üreme yeteneğinden yoksunluk şartı aranmaktadır.
Yanni cinsiyet değiştirme sürecinin ilk iki aşamasını geçen yani mahkemeden izin alarak cinsiyet değiştirme ameliyatı olan kişi, akabinde nüfus kaydındaki cinsiyet hanesinin düzeltilmesi için mahkemeye başvurduğunda, cinsiyet değiştirme ameliyatı olduğu hastaneden alacağı ve amaca uygun bir ameliyat geçirerek böylece üreme yeteneğinden de yoksun kaldığını belirtir bir sağlık raporunu bu mahkemeye sunması gereklidir.
Cinsiyet değişikliği sürecinin, kişinin hayatında sadece bir defaya mahsus yapabileceği bir değişim olması, resmi olarak da sonuç doğurması, yalnız mahkeme izni ile mümkün olması, sürecin uzun ve teknik olması gibi sebeplerle çok önemli bir süreçtir ve kişinin bu önemli süreci daha hafif atlatabilmesi açısından cinsiyet değiştirme davalarıyla ilgilenen avukatlar yardımından faydalanılması tavsiyemizdir. Bu kapsamda İstanbul Avrupa Yakası Bakırköy’de bulunan ve Bakırköy Ataköy Yeşilköy Florya Avcılar Zeytinburnu Bahçelievler Şirinevler Taksim Kadıköy Beylikdüzü semtlerine yakın konumda olan ofisimizde de cinsiyet değiştirme davası ile ilgili avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti verilmektedir.
HIZLI İLETİŞİM
HUKUKİ UYARI
www.mesudebusrakucuk.av.tr resmi kaynak değildir. Paylaşılan tüm veriler bilgi amaçlı olup, olası yanlışlıklardan kaynaklı sorumluluk kabul edilmez. Kullanıcılar sunulan bilgileri ve emsal Yüksek Mahkeme kararlarını resmi kaynaklardan teyit etmelidir.