Gaiplik kararı nedir Gaiplik kararı ne işe yarar Gaiplik kararı davası hangi mahkemede açılır Dava ne kadar sürer

GAİPLİK KARARI DAVASI

Gaiplik kararı nedir Gaiplik kararı ne işe yarar Gaiplik kararı davası hangi mahkemede açılır Dava ne kadar sürer

GAİPLİK KARARI

Gaiplik kararı, Kaybolan biri bulunmazsa ne olur? sorusunu araştıran kişilerin karşılaştığı bir kavramdır. Ölümüne kesin gözüyle bakılacak bir hâl olmamakla birlikte, ölüm tehlikesi içinde kaybolarak kendisinden uzun süreden beri haber alınamayan bir gerçek kişinin hukuki kişiliğini sonlandırabilmek için mahkeme tarafından verilen gaiplik kararı denir.

Hukukta gaiplik kavramı, sağ mı ölü mü olduğu bilinmeyen kişi ile bu durumdan hakları etkilenenleri koruma amacı ile kanun tarafından öngörülen şüphe ve belirsizliği ortadan kaldırmak amacıyla yer almaktadır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/8842, K. 2019/2901, T. 19.03.2019)

Gaiplik kararı geriye yürüyerek ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.

Kayıp kişi ne zaman öldü sayılır? sorusuyla ilintili olarak Gaiplik kararı ve Ölüm karinesi kavramları birbiri ile çok karıştırılan yakın kavramlar olmasına rağmen şartları ve sonuçları farklıdır.

GAİPLİK ŞARTLARI

Gaiplik kararı hangi hallerde alınır? sorusunun cevabı Türk medeni kanunu madde 32 ve madde 33’de belirtilmektedir. Buna göre gerekli olan şartlar şunlardır;

  1. Ölüm tehlikesi içinde kaybolma ve ölüm tehlikesinin üzerinden en az 1 yıl geçmiş olması.
  2. Uzun zamandan beri haber alınamama ve son haber tarihinin üzerinden en az 5 yıl geçmiş olması.

Hazinenin Gaiplik Kararına Başvurması: Hayatta olup olmadığı bilinmeyen bir kimseye bir miras düşerse onun miras payı mahkeme tarafından resmen idare ettirilir (TMK M.586). Esasen böyle bir kimsenin genel malları için bir kayyım tayin edilmek gerekir (TMK M.427/b.3). Hayatta olup olmadığı bilinmeyen böyle bir kimsenin malları veya miras payı 10 yıldır resmen idare ediliyorsa veya böyle bir idare süresi 10 yıl bulmamakla beraber hayatta olup olmadığı bilinmediği için malları mahkeme marifetiyle idare edilen kimse yüz yaşına gelmişse, gaiplik kararı verilmesi için gerekli şartlar aranmaksızın böyle bir kimsenin gaipliğine Hazinenin talebi üzerine karar verilebilir (TMK M.588/1). Bu talep hakkı yalnız Hazineye aittir.

GAİPLİK DAVASI AÇILMASI

Gaiplik davasını kimler açabilir?

  • Yasal mirasçılar,
  • Atanmış mirasçılar,
  • Belirli mal vasiyeti alacaklısı olanlar,
  • Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin eşi,
  • Vasiyeti yerine getirme görevlileri,
  • Gaip lehine eşyası üzerinde intifa hakkı kurulmuş olan kişiler ya da gaip lehine eşyası üzerinde oturma gibi sınırlı ayni hak kurulan kişiler.

Gaiplik Kararı davası kime karşı açılır?

Bu davada davalı yoktur. Dava hasımsız bir davadır. Ancak Gaiplik Kararının Kaldırılması davası için durum böyle değildir. Gaiplik kararının kaldırılması davasında husumet, gaiplik kararını almış olanların yanında, hakları bu ölüme bağlı olanların tümüne yöneltilmesi gerekir. (Yargıtay 2. HD.22/03/2012 T., 2011/363 E., 2012/6883 K.)

Gaiplik davası hangi mahkemede açılır?

Yetkili mahkeme: Kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri, kişinin nüfusa kaydının olmadığı durumlarda anne ya da babasının nüfusa kayıtlı olduğu yer mahkemesi yetkilidir. Gaibin anası ve babası da Türkiye’de kayıtlı değilse, gaiplik kararı almak için başvuru 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 42. Maddesine göre; Türkiye’deki sakin olduğu yer mahkemesine, sakin değilse mallarının bulunduğu yer mahkemesine yapılacaktır.

Görevli mahkeme: Yargıtay kararlarında da yer aldığı üzere gaiplik kararı hangi mahkemeden alınır sorusunun cevabı Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

Gaiplik Kararı davası nasıl açılır?

Dava, davacı tarafın bir dilekçe ile mahkemeye başvurması ile açılır. Ancak dava açılırken kanunda belirtilen sürelere uyma zorunluluğunun bulunması, gaiplik kararının ölüm karinesi ile benzer olması, davayı açmak isteyen kişinin yasal olarak davayı açmaya yetkisinin olup olmadığının ve yine yetkili/görevli mahkemenin doğru şekilde tespiti gibi sebeplerle teknik bir dava olan gaiplik davasında nüfus davalarına bakan deneyimli bir avukattan yardım alınması tavsiye edilir.

Maddi sebepler neticesinde davayı bir avukat ile yürütmek mümkün değilse en azından yalnızca dava dilekçesini yazdırmak konusunda bir avukatta yardım alınması dahi davanın salahiyeti için en doğru seçim olacaktır.

Gaiplik Kararı İçin İlan Şart Mıdır?

Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, ilk ilanın yapıldığı tarihten başlayarak en az 6 aylık süre içerisinde mahkemeye bilgi vermesi hususunda ilanla çağırır. Buna GAİPLİK İLANI denir. Gaiplik kararı için ilan şarttır hatta Yargıtay’ında önemle belirttiği gibi tek ilanla dahi gaiplik kararı verilemez. Gaiplik kararı verilebilmesi için en az 2 ilan gereklidir. (Yargay 2. HD. 23/01/2012 T. 2010/15101 E., 2012/908 K.) İlk ilanın süresinin en az 6 ay olacağı kanunda belirtilmiştir.  İkinci ilan için ise böyle bir zorunluluk yoktur. Nitekim ikinci ilanın süresi uygulamada genellikle 3 ay olarak belirlenmektedir.

Gaiplik Kararı Verilmesi Ne Kadar Sürer?

İlanı süresi içinde gaipliğine karar verilecek kişi ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer. Ancak ilandan sonuç alınamazsa mahkeme gaipliğe karar verir ve gaip hakkında ölüme bağlı haklar kullanılabilir hale gelir. Gaiplik kararı mahkemelerce 10 gün içinde o yerin nüfus müdürlüğüne bildirilir ve nüfus memurlarınca aile kütüklerine tescil edilir. (TMK M.45, Nüfus Hizmetleri K. M.34) Böylece gaibin kişiliği sona erer.

Gaiplik kararı verilmesi davası süresi için verilen gaiplik ilanının sayısı ve süresi büyük oranda etkilidir. Ayrıca gaipliğe karar verilmesi davası basit usule tabi olduğundan mahkeme yargılamayı 2 duruşmada tamamlamalıdır. Duruşmalar arasındaki süre de 1 aydan daha uzun süre olamaz.(istisnası vardır.) Tüm bu bilgiler ışığında gaiplik kararı ne kadar sürede alınır sorusunun cevabı olarak ortalama 1,5 diyebiliriz.

GAİPLİK KARARI VERİLMESİNİN SONUÇLARI

TMK madde 35’e göre ilândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Bu halde ölüme bağlı haklar ortaya çıkar. Fakat bu karar hukuken bağlayıcı bir ölüm tarihi saptamaz. Gaiplik kararının sonuçları şu şekilde sıralanabilir:

  • Gaip evli ise, gaiplik kararı ile birlikte evlilik kendiliğinden sona ermez. Bu sebeple gaip tekrardan çıkıp gelirse yeniden evlenmelerine gerek kalmaz. Evliliğin sona ermesi için gaiplik kararından sonra ayrıca evliliğin feshi davası açılmalıdır. Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.

NOT: Evliliğin feshine karar verilmesi için, gaibin eşinin, TMK M.131/3 uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nden talepte bulunması gerekmektedir. Evlilik devam ederken, gaibin eşi bir çocuk doğurursa TMK M.285/3’e göre babalık karinesi için kabul edilmiş olan 300 günlük süre ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden itibaren işleyecektir. Bu durumda ölüm tehlikesi veya son haber gününden itibaren 300 gün içinde doğan çocuk gaiplik kararı alınmış kocaya ait olacaktır.

  • Gaiplik kararı ile birlikte ölen kişinin yakınlarının, ölüm sigortası yardımlarından; özellikle de “dul ve yetim aylığı” olarak da bilinen “ölüm aylığı” ndan faydalanabilirler. Hatta mahkeme kararı geriye etkili olduğundan ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurduğu için, Sosyal Güvenlik Kurumu hak sahiplerine, ölüm aylığı (dul ve yetim aylığı), ölüm toptan ödemesi yapılması, aylık almakta iken evlenen kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi yardımlarını bu tarihi esas alarak yapmaktadır. Ancak cenaze masrafı yapmadıkları gerekçesiyle hak sahiplerine cenaze masrafı ödememektedir.

NOT: Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği m. 118/V’te ölüm aylığına ve diğer kazanımlara ilişkin zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin gaipliğe ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanacağı kabul edilmektedir. Dolayısıyla gaipliğe ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren beş yıl içinde SGK’ya ölüm aylığı için müracaat edilmesi durumunda gaiplik tarihinden (ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden) itibaren; beş yıldan sonra müracaat edilmesi hâlinde ise müracaat tarihinden geriye doğru beş yıllık ölüm aylıkları ödenmektedir. Bu durum özellikle kaybolma tarihi ile gaipliğe ilişkin mahkemenin karar tarihi arasında uzun süre olan olaylar açısından önem arz etmektedir.

  • Gaip kişinin mirasbırakan olması halinde, malları mirasçılarına intikal eder. Ancak miras intikali için gaiplik karının verilmesinden sonra gaibin gerçekte öldüğü kesin olmadığıdan, gerektiğinde gaibin ortaya çıktığı durumda mallarını geri alabilmesi için mirasçıların bir teminat göstermeleri gerektiği aranmaktadır. Bu teminat, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda 5 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda onbeş yıl ve herhalde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir.

NOT: 5 yıl, tereke mallarının tespitinden; 15 yıl, son haber tarihinden itibaren hesaplanır. Türk Medeni Kanun’un 584. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında hükme bağlanmıştır. Bu güvence olarak gösterilen malların gaibin çıkıp gelmesi durumunda geri verilmesi konusu ise Türk Medeni Kanunu’nun 585. maddesinde düzenlenmiştir.

  • Gaibin mirasçı olması durumu Türk Medeni Kanunu’nun 586. maddesinde hükme bağlanmıştır. Gaibin mirasçılığının tespiti de gaiplik kararının kesinleştiği değil, ölüm tehlikesine neden olan olayın gerçekleştiği ya da son haber alma tarihine göre değerlendirilir. Gaip miras bırakandan önce gaip kabul edilerek öldüğü tescil olunursa, yasal mirasçı olamaz. Ortada bulunmayan ve mirasın açıldığı anda sağ olup olmadığı ispat edilemeyen mirasçının miras payı resmen yönetilir. Mirasın açıldığı anda ortada bulunmayanın sağ olmaması hâlinde onun miras payı kendilerine kalacak olanlar, gaipliğe ilişkin sürelere ve usule uyarak o kimsenin gaipliğine karar verilmesini ve miras payının kendilerine teslimini isteyebilirler. Miras payının teslimi, gaipliğine karar verilen kimsenin mirasının mirasçılara teslimine ilişkin kurallara tâbidir.
  • Gaibin hem miras bırakan hem de mirasçı olması Türk Medeni Kanunu’nun 587. maddesinde düzenlenmiştir. Gaibin mirasçıları tereke mallarını teslim aldıktan sonra gaibe bir miras düşerse, ona düşen miras payı gaiplik sebebiyle kendilerine kalacak olanlar, ayrıca bir gaiplik kararı almak zorunda kalmaksızın bu miras payının teslimini isteyebilirler. Gaibe düşen miras payını teslim alanların elde ettikleri gaiplik kararına aynı şekilde gaibin mirasçıları da dayanabilirler.

GAİPLİK KARARI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Sosyal Kuruluşlarda Bakım Altında Bulunup Kuruluşu Terk Eden Kişiler Hakkında Kuruluşun Dava Açmakta Hukuki Yararı Yoktur.

“…Davacı kurum, kuruma bağlı “…..Huzurevi ve Rehabilitasyon Merkezinde” bakım ve koruma altında bulunan zihinsel özürlü 1977 doğumlu Ö. K..’in, 26.10.2004 tarihinde kuruluşu terk ettiğini, o tarihten beri kendisinden haber alınamadığını ileri sürerek, bu kişi hakkında gaiplik kararı verilmesini istemiştir. Buna göre istek, Türk Medeni Kanununun 32. maddesine dayanmaktadır.

…Hukuki yarar, dava şartıdır. Yargılamanın her aşamasında res’en gözetilir. Gaiplik kararı, ölüme bağlı hakların, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılmasını sağlar (TMK.md.35/1). Bu itibarla bu kararın verilmesini, hakları bu kişinin ölümüne bağlı olanlar isteyebilir (TMK.md.32/1). Davacı kurumun ilgili hakkında gaiplik kararı istemesinde korunmaya değer ne gibi bir hukuki yararının bulunduğu tespit edilmeden hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır….” (Yargıtay 2 HD. 19/03/2012 T. 2012/2302 E., 2012/6212 K.)

Cesedi Bulunamamış Olsa Bile Ölmüş Biri Hakkında Gaiplik Kararı Verilemez.

“…Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen A.G. öldürüldüğü, faillerinin bundan dolayı “kasten öldürmekten” mahkum oldukları Kahramanmaraş Birinci Ağır Ceza Mahkemesinin 5.12.2007 tarihli 367-527 sayılı kararından anlaşılmaktadır. Bu halde gaiplikten söz edilemez. Cesedinin bulanamamış olması kişinin ölmüş olduğu gerçeğini değiştirmez. Cesedi bulunamamış olsa bile bu kişinin ölümüyle ilgili mülki idare amirinin emri ile ölüm tutanağının tanzim edilip nüfusa ölüm kaydının düşülmesi yasal olarak mümkündür. (TMK.m.44/1, 5490 s.NHK.m.32/1) O halde isteğin reddi gerekirken gaiplik kararı verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 2 HD. 11/04/2011 T. 2010/4217 E., 2011/6365 K.)

Gaiplik Kararı Verilebilmesi İçin Uzun Zamandan Beri Haber Alınamamanın Yanında Ölüm İçin Kuvvetli Olasılık Da Bulunmalıdır.

“…Hakkında gaiplik kararı istenen kişinin 1979 doğumlu olup, 1995 yılından beri kendisinden haber alınmadığı, toplanan delillerden ölümü hakkında kuvvetli olasılığın bulunduğu, mahkemece yaptırılan ilanların da semeresiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda isteğin kabulü gerekirken reddi doğru bulunmamıştır…”  (Yargıtay 2 HD. 29/04/2010 T. 2009/5048 E., 2010/8546 K.)

Gaiplik Kararı Verilmesi Davası Hasımsız Dava Olup, Nüfus Ve Hazineye Husumet Yöneltilmesi Doğru Değildir.

“…Bir kimsenin gaipliğine  karar verilmesine ilişkin davalar çekişmesiz yargı işi olup dava hakkı da hakları gaiplik kararına bağlı kişilere aittir.

Açıklanan yönler gözetilmeden kendisine husumet yöneltilmesi caiz olmayan Nüfus Müdürlüğü ile Hazineye husumet yöneltilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır…” (Yargıtay 2 HD. 02/06/2009 T. 2008/4111 E., 2009/10581K.)

Yabancı Hakkında Gaiplik Kararı: Gaiplik Veya Ölmüş Sayılma Kararı, Hakkında Karar Verilecek Kişinin Milli Hukukuna Tabidir.

“… Davacı, Bulgaristan’da Kırcali Bölge Mahkemesinin 4.11.2003 tarihli kararıyla evliliklerinin iptal edildiğini, uzun zamandan (1997’den) beri kendisinden haber alınamadığından, bu kararın tanınması ve tenfizini isteyemediklerini ileri sürerek, Bulgar uyruklu eşi hakkında gaiplik kararı verilmesini istemiştir.

Davacı, Bakanlar Kurulunun 1.5.2000 tarihli 2000/502 sayılı kararı ile Türk vatandaşlığına alınmış olup, 12.6.2000 tarihinden beri Türk vatandaşıdır. Nüfus kaydında H. Al.kov ile evli olduğu yazılıdır.

Hakkında gaiplik kararı verilmesi talep edilen kişi Bulgar uyruklu olduğuna göre olayda “yabancılık” unsuru mevcut olup, 5718 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. Bu kanun gereğince; gaiplik veya ölmüş sayılma kararı, hakkında karar verilecek kişinin milli hukukuna tabidir. Milli hukukuna göre hakkında gaiplik veya ölmüş sayılma kararı verilemeyen kişinin mallarının Türkiye’de bulunması veya eşinin veya mirasçılarından birinin Türk vatandaşı olması halinde, Türk hukukuna göre gaiplik veya ölmüş sayılma kararı verilir. (5718 s.MÖHUK.m.11) Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin eşi Türk vatandaşı olduğuna göre, Türk hukukuna göre gaiplik kararı verileceği açıktır.

Davacının gaiplik kararı istemesinde hukuki yararı da bulunmaktadır. Bu durumda davacıdan delilleri sorulup, gösterdiği takdirde toplanması ve ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…” (Yargıtay 2 HD 07 /04/2008 T. 2007/5428E., 2008/4768 K.)


HIZLI İLETİŞİM


HUKUKİ UYARI

www.mesudebusrakucuk.av.tr resmi kaynak değildir. Paylaşılan tüm veriler bilgi amaçlı olup yasal tavsiye olarak değerlendirilemez ve herhangi bir sorumluluk kabul edilmez. Bilgiler, içtihat ve mevzuat değişiklikleri sebebiyle en güncel halinde olmayabilir. Kullanıcılar, sunulan bilgileri ve emsal Yüksek Mahkeme kararlarını resmi kaynaklardan teyit etmelidir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir